Görüş Bildir

Çocuklara İlmihali Nasıl Öğretmeliyiz?

Osmanlı’nın son döneminde eğitim üzerine çalışmalarıyla öne çıkan Satı Bey’in (d. 1880 - ö. 1969) ilmihal eğitimi konusundaki yazısından bir bölüm şöyle:

“Bütün derslerde olduğu gibi ilmihal derslerinde de bir meyve alabilmek için konuları çocukların fikrî durumuna indirmek ve daha somut olanlardan başlayarak soyut olanlara doğru bir derecelendirmeye uymak gereklidir..

İlkokul çocuklarına başlangıç olarak itikada dair öğretilebilecek şeyler, Cenab-ı Hakk’ın birliği, Hazreti Muhammed s.a.v.’in peygamberliği ve bir hesaplaşma gününün, kıyametin varlığı… gibi meselelerdir. Bunlarda bile kendilerine yalnız anlayabilecekleri şeyleri söylenmelidir. Şartlar, rükünler, taksimler, tasnifler daha o yaşta çocukların zihinlerinin alamayacağı şeylerdir.

Hazreti Peygamber s.a.v.’in başlıca menkıbeleri, çocukların nazar-ı dikkatine en çok çarpacak, onların kalplerini en çok etkileyecek güzellikler anlatılmalıdır.


Cenab-ı Hakk’ın varlığı fikri kendilerine etraflarında gördükleri eşya ve olaylardan bir Yaratıcı’nın varlığı delillendirilmek şeklinde anlatılmalıdır. Cenab-ı Hakk’ın sıfatları da yalnızca tesirleri ile anlatılmalı, bu sıfatların sadece isimlerini söyleyerek ve kısımlara ayırarak anlatmaktan uzak durmalıdır. Efendimiz s.a.v.’in peygamberliği fikri de bir iki cümlenin kapalı ve soyut tarifleri ile değil, birçok siyer ve kıssa vasıtasıyla öğretilmelidir. Hazreti Peygamber s.a.v.’in başlıca menkıbeleri, çocukların nazar-ı dikkatine en çok çarpacak, onların kalplerini en çok etkileyecek güzellikler anlatılmalıdır.

Amele dair bilgilere gelince, bunları yaptırarak ve göstererek öğretmelidir. Öncelikle bu amellerin şartlarını, rükünlerini, farzlarını, vaciplerini değil, onlar nasıl yapılmak ve işlenmek lazımsa öylece öğretmelidir. Abdest şöyle alınır, önce böyle yapılır, sonra şöyle yapılır, namaz böyle kılınır diye bizzat göstermeli ve tarif eylemelidir.

Bu hususlarda daha fazla açıklama vermeye ancak çocuklara gerek itikada ve gerekse amele dair yeterli derecede uygulamalı bilgi verildikten sonra başlanmalıdır. İlmihal dersinin ikinci tabakasını teşkil edecek olan bu açıklamalar da aşama aşama anlatılmalıdır. O vakte kadar anlatılan ameller ve itikadlar arasından farzları, vacipleri, sünnetleri, müstehapları, haramları, mekruhları ayırmalı, fakat işe bunları isimlendirme veya tarif ile girişmemeli, öncelikle bunların neticelerini göstermelidir. Mesela “Her müslüman oruç tutmaya mecburdur; oruç tutmazsa günah işlemiş olur. Fakat bununla da kalmaz da oruç tutmak lazım değildir derse dinden çıkar.”, “Abdest alırken yüzünü yıkamalı; eğer insan unutsa da yıkamazsa abdesti boşa gider, yeniden abdest almak lazım gelir.”, “Abdest alırken ağzını, burnunu yıkamalı; yıkamazsa abdest boşa gitmez, fakat yıkayan sevap kazanır.” yolunda bilgi verilmeli. Bu şekilde değişik ameller arasında netice itibariyle olan farklar gösterildikten sonra bunlar kısımlara ayrılmalı: “Hani bazı şeyler söylemiş idik ki, insan onları yapmak gerektiğini inkâr ederse kâfir olur; işte böyle olan şeylere farz derler.” yolunda tarifler yapılmalı, daha sonra farzlar ile vacipler arasındaki farkı göstererek birinciler hakkındaki emrin kesin, ikinciler hakkındaki emrin zannî olduğu söylenmelidir. İşte böyle yapıldığı vakit, çocukların zihnine temelli, köklü dinî bilgi verilmiş olur.

‘Kellimu’n-nâse alâ kaderi ukûlihim.’ Yani insanlarla akılları derecesinde konuşun!”


Semerkand Dergi Logo