Görüş Bildir

Medine’de Mevlid Kandili

Osmanlı döneminde tasavvuf erbabından Derviş Ahmed Peşkârî k.s. 1791 yılında Medine’yi ziyaret etmiş ve burada bir yıl kadar kalmıştır. Medine-i Münevvere’de geçen günlerini de Tayyibetü’l-Ezkâr adlı eserinde kaleme almış, özellikle Medine’deki İslâmî hayatı ve buradaki bayramları, kandilleri anlatmıştır. Mevlid Kandili için de şunları söyler:

“Mevlid gecesini ihyadan sonra (Rebîülevvel’in 12. günü) sabah namazından sonra Bâbü’n-Nisâ önündeki meydana bir kürsü koyarlar. Müvacehe penceresi karşısıdır. Medine’nin bütün eşrafı, şehrin kadısı, şeyhü’l-harem ve sair ağalar, zabitler mertebe mertebe ve rütbelerine göre toplanırlar. Ziyaretçiler ve halk etrafına toplanırlar. Öd ve amber buhurları göklere yayılır. Mescid-i Şerif’in içi gül suları ile kokulandırılır.

Hatiplerden beş kişi nöbetle kürsüye çıkarlar. Arapça mevlid okurlar. Duadan sonra şerbetler içilir, herkes evlerine gider. Bu iş güneşin doğuşundan, kuşluk vaktine kadar tamam olur. O gün dükkanlar açılmaz, dersler okunmaz, kimse işiyle meşgul olmaz. Toplar atarlar, şenlik ederler, küçük büyük güzel elbiselerini giyip birbirleriyle tebrikleşirler. Medine halkı bu mübarek güne büyük ehemmiyet verir, çok hürmet gösterirler.

Şehir ahalisi arasında büyük bayram budur. Zira bu günde Fahr-i Alem Efendimiz s.a.v. dünyayı şereflendirmişlerdir. Öyle bir gün ki alem yeniden can bulmuş, cihan O’nun nuruyla aydınlanmıştır.

Diğer mübarek geceler, ramazan, bayram, hac, kurban bunların hepsi o Yüce Peygamber’in hürmetine ihsan olunmuştur. Kur’an-ı Kerim O’na nazil oldu.

Böyle kadri yüce bir zatın teşrifi günü büyük bayram olmaz da ne olur?

Bu günde bütün dünya meşgalelerinden el çekip sevinç göstermek cümle ehl-i imanın boynuna borçtur. Medineliler de öyle ederler.”


Semerkand Dergi Logo