Hâl Dili
Sözler
“Öldüğü gün mirasının, hesap günü de terazisinin kendisini rezil ettiği kimse gibi olma.”
Yahya b. Muaz er-Râzî rh.a.
“İnsanın emelleri ne kadar uzun olursa, amelleri de o kadar kötü olur.”
Fudayl b. İyâz rh.a.
Övgüdeki Tehlike
Hüccetü’l-İslâm İmam Gazalî rh.a. şöyle demiştir:
Bir kimseyi yüzüne karşı övmek bazı durumlarda yasaklanmıştır. Övmede altı tehlike vardır. Dördü öven kimseye, ikisi de övülen kimseye zarar verir.
Öven kimseye ait tehlikeler:
• Övgüde ileri gidip yalana kadar varmak.
• Bazen övmeye riya karışabilir. Çünkü öven kimse, abartarak övdüğü kimseyi sevdiğini söyler, ama söylediği kadar sevmez. Yahut söylediklerinin hiçbirine kendisi inanmaz. Bu durumda iki yüzlü bir riyakâr durumuna düşer.
• Bazen de öven kimsenin söyledikleri övdüğü kimsede bulunmaz. Bu durumda o, Allah katında temiz olmayan birini temize çıkarmış olur ki bu da helak sebebidir.
• Bazen de övülen kimse zalim veya fâsıktır ve övülmekten hoşlanır. Böyle kimseleri övmek caiz değildir. Çünkü fâsık bir kimse övüldüğü zaman Allah Tealâ övene gazap eder.
Övülen kimseye gelince; o iki yönden zarar eder:
• Övülme insanda kibir ve kendini beğenme gibi duygulara yol açar. Bunlar da helak sebebidir.
• İnsan hayırla övüldüğü zaman sevinir, gevşer. Mevcut haline razı olup ahiret işlerine gayreti azalır.
Eğer övgü bu anlatılan tehlikelerden uzaksa bir sakıncası yoktur. Hatta çok defa teşvik edilmiştir. Nitekim Hz. Peygamber s.a.v. de Sahabe-i Kiram’ı övmüştür.
İmam Gazalî, Hak Yolunun Esasları
Tefekkürün Üç Yönü
Büyük sûfilerden Şeyh Ebu Ali er-Ruzbârî k.s. şöyle der:
Tefekkür üç yönlüdür. Şöyle ki:
• Allah Tealâ’nın varlığına dair delilleri düşünüp tefekkür etmek. Her kimde böyle bir tefekkür varsa onda sevgi meydana gelir.
• Yüce Rabbin vaadettiklerini düşünüp tefekküre dalmak. Böyle tefekkür yapanlarda ibadetlere karşı istek doğar.
• Cenab-ı Hakk’ın günahlara karşı azap tehdidini düşünüp tefekkür etmek. Böyle bir tefekkürü olan kimsede ar ve hayâ duygusu doğar.
Abdülmecid Hânî, Hadâiku’l-Verdiyye
Namaz Hırsızı
Hasan Basrî rh.a.’in rivayet ettiği bir hadis-i şerife göre Rasulullah s.a.v. bir defasında:
– Size hırsızların en kötüsünü söyleyeyim mi, buyurdu. Sahabiler:
– Evet ya Rasulallah, dediler. Hz. Peygamber s.a.v.:
– Namazında hırsızlık yapandır, buyurdu.
– Kişi namazında nasıl hırsızlık yapar? diye sorulunca Rasulullah s.a.v. buyurdu ki:
– Namazın rükûsunu ve secdesini tam olarak yerine getirmezse (tadil-i erkâna riayet etmez ise).
Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5/310
Gafletten Agâhlığa
Rifâiyye tarikatının pîri Ahmed er-Rifâî k.s. şöyle der:
Ey oğul! Sözlerinde ve işlerinde seni ilgilendirmeyen meselelerden sakın. Gafletten sıyrılıp uyanıklık kapısından gir. Mütevazi ve gönlü kırık ol. Kibir ve büyüklenmekten vazgeç.
Ey oğul! Haset etmekten sakın. Çünkü haset bütün günahların anasıdır. Nitekim Hz. Âdem a.s.’a haset eden şeytan kibirlenip secde etmedi. Ayrıca yemin ederek “Ben gerçekten sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim” (A‘râf 21) deyip ona ve Hz. Havva’ya yalan söyledi. Bu yüzden Allah Tealâ’nın rahmetinden kovuldu.
Yalan, kibir ve haset, kulun Rabbinin kapısından kovulmasına sebeptir. Nefsinin bu kötü huylara alışmasına izin verme. Bütün benliğinle Allah Tealâ’ya yönel. Bil ki bir gün mutlaka öleceksin. Bunu bilirsen kibirlenmezsin. Yine bil ki, yaptıklarından mutlaka hesaba çekileceksin. Bunu bilirsen yalan söylemezsin.
Kendin kötü iş yapmadığın gibi insanların kusurlarını da görmekten sakın. Başkalarını nasıl yargılarsan öyle karşılık görürsün. Senin gözün olduğu gibi başkalarının da gözü var. İnsanlara kötü söz söyleme; onların da dili var. Sen insanlar hakkında konuşup dururken onların senin hakkında konuşmamasını bekleme.
Yalnız kendi kusurlarını gör. Her an nefsini muhasebeye çek, onun istekleriyle meşgul olma. Allah Tealâ’dan çok çok bağışlanma dile.
Ahmed er-Rifâî, Burhânü’l-Müeyyed