Görüş Bildir

Öne Çıkanlar, Geride Kalanlar

Belli ki müslüman toplumlarda devre göre bazı İslâmî kavramlar öne çıkıyor, bazıları da nispeten arka planda kalıyor. Kitlelerin zihin dünyasında silikleşen kavramların pek çoğu İslâmî algı ve anlayışta da yaşantıda da son derece önemli oysa.

Sahih bir İslâm anlayışı ve müslümanca yaşayışta kavramlar hiyerarşisi vazgeçilmez öneme sahip. Mesela tevhid ve onun zıddı olan şirk kavramları hangi zamanda ve mekanda yaşıyor olursak olalım, asla geri plana itilemez. Aynı şekilde Âmentü’nün esasları, İslâm’ın beş temel farzı, anlayışımızın ve yaşayışımızın belirleyici unsurları olmak zorunda. Sonra, müslümanın şahsiyetini inşa eden diğer unsurlar devreye girer. Bunların neler olduğu hususunda “otuz iki farz”, “elli dört farz”, “büyük günahlar”, “ahlâkî faziletler ve rezîletler” gibi tasnifler ve “ilmihal” asırlardır sadra şifa oldu, olmaya da devam edecek.

Böyle bir girişi yapmamızın sebebi, müslüman deyince ilk akla gelecek hususlardan olan şükür ve kanaatin, şu yaşadığımız dünyacı çağda gittikçe geri plana düştüğüne dikkat çekmek. Her şeyden önce her ikisinin de kalbin ameli, yani hal olduğunu belirtelim. Dürüst bir iç hesaplaşmayla kalbimizi şükür ve kanaat halinde bulmuyorsak, Allah’ın Kitabı’nda ve Rasulü s.a.v.’in Sünnet-i Seniyyesi’nde sıkça ve ısrarla altı çizilen bu iki meselede ciddi bir sorunumuz var demektir. Ki bu sorunun cümle âlemin “normal”i haline dönüşmüş bulunması asla teselli değil. Hâkim kültürün, eğitim sisteminin, ekonomik düzenin kanaat ve şükrün tam zıddını dayatıyor olması da...

Semerkand okuyucuları kuşkusuz biliyor ama tekrarda beis yok: Bizim ölçümüz ve modelimiz herhangi bir devir, herhangi bir kültür değil. Nebevî anlayış ve yaşayış ile o anlayış ve yaşayışın şekillendirdiği Devr-i Saadet. Buna kısaca Sünnet-i Seniyye diyoruz. Bahsettiğimiz, ütopik ya da teorik bir şey değil. Bir Hayatü’s-Sahâbe (Hadislerle Müslümanlık) edinin ve İslâm’ın nasıl bir insan ve toplum modeli inşa ettiğini görün. Böylece kendi eskiyen, aşınan, arızalanan yanlarımızı onarma imkânı doğar. Belki çağın bozuk ahlâkına sahih bir model sunma imkânı da...

Ağustos sayımızda buluşmak üzere inşallah...



Semerkand Dergi Logo